23 Ocak 2012 Pazartesi

Haftanın Çok Bilmişi #3: Ertuğrul Özkök


15-22 Ocak 2012- Bu haftanın “çok bilmişi”ni seçmek, geçtiğimiz iki haftaya nazaran daha zor oldu. Kendi verdiği “örgüt yok, devlet var” kararının “içine sinmediğini” açıklayan Hrant Dink Davası Hakimi Rüstem Eryılmaz, “Hrant Dink cinayetiyle ilgili hükümetin payına düşen her şeyin yapıldığını” belirten Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve “ABD Büyükelçisi geldiği ve liberal şovuna dönüşeceği için” Hrant Dink’in cenazesine bile gelmedikten 5 yıl sonra lütfederek bu yılki anmaya teşrif ettikten sonra, Hrant Dink’in yaşarken yanında olan arkadaşlarıyla, bir avuç gönüllüden oluşan Hrant’ın Arkadaşları oluşumunu birbirine karıştıracak kadar cahil olan TKP ile sol.org, bu haftanın gözdeleriydi. Hele faşizmine mutat olduğumuz Türk Solu dergisinin, Hrant Dink “vatan haini” olduğu için, “ölümüne üzülmediklerini” yinelemeleri ise, “çok bilmişlik”in çok ötesinde bir tavırdı.

Ama biz seçimimizi, hiçbir şey olmamış gibi yüzsüzce Hepimiz Ermeni değiliz kardeşim diye bir yazı yazan Ertuğrul Özkök’ten yana kullandık. Bu ülkede yaşanan tüm yüz karası olaylarda medyanın rolüne dönüp baktığımızda karşımıza illa ki çıkan bir isim Ertuğrul Özkök. Ahmet Kaya’nın ölümüne giden yolu, yalan haberler, sahte fotoğraflar ve “Vay Şerefsiz” gibi alçakça başlıklarla açan kişi de; 30 canın yittiği 19 Aralık Katliamı’nı "Devlet girdi" manşetiyle duyuran kişi de; Merve Kavakçı, seçildiği gibi başörtüsüyle Meclis’te yer almak istediği için onu linç etmeye çalışan kişi de; 28 Şubat’ta medyanın yürüttüğü psikolojik harekatı yöneten kişi de; başörtüsü yasağına karşı verilen 411 oyu, “411 el kaosa kalktı“ manşeti ve yüzüne haberin özeti yapıştırılmış başörtülü bir kadın fotoğrafıyla veren kişi de ta kendisidir. Hepimizin bildiği gibi, Hrant Dink cinayetinin yolunu açan Sabiha Gökçen haberini önce köpürten, sonra da Genelkurmay’ın ültimatomunu büyük puntolarla veren gazete de Hürriyet’ti.

Özgeçmişinin köşe taşlarında bu haberler varken, Hrant Dink Davası’nın sonucuna “verilen tepkiyi haklı bulmasına” inanmamızı beklemesi ziyadesiyle acınası Özkök’ün. Hele ki, tam da cinayetin ertesinde, davanın sonucuna bire bir uyacak şekilde, “kahvedeki milliyetçi gençlerin münferit eylemi” mealinde bir yazı yazmışken… Bu samimiyetsizliğine, empati dolu bir sloganı yanlış bularak tüy dikmekten de geri durmuyor. Özkök’e hatırlatalım, o hâlâ Azgın Azınlık gibi nefret dolu manşetler atan “Türkiye, Türklerindir” gazetesinde yazıyor. Belleğimizde bıraktığı izler ziyadesiyle net. Bunlar hâlâ ortalık yerde dururken, “Ben Türk’üm diyerek, çoğunluk kimliğinin altında Hrant Dink cinayetinin peşini bırakmamak daha birleştirici bir tavırdır” diye akıl satmasını, “çok bilmiş” diyerek karşılayarak hakkında söylenecek güzel lafları, bu işin üstatlarına bırakıyoruz. Fakat yine de not düşelim, Özkök bir noktada haklı. Onun gibi devlet zihniyetlilerin “çoğunlukta” olduğu bir ülkede yaşamak, gerçekten de çok “ürkütücü”.          

2 yorum:

mehmet savaş dedi ki...

"Hepimizin bildiği gibi, Hrant Dink cinayetinin yolunu açan Sabiha Gökçen haberini önce köpürten, sonra da Genelkurmay’ın ültimatomunu büyük puntolarla veren gazete de Hürriyet’ti..."

keşke bu dediklerinizin bazılarını daha detaylı olarak açabilseniz. Bahsettiğiniz çoğu şeyden haberim var ama "Hrant Dink cinayetinin yolunu açan Sabiha Gökçen haberi" nedir bilemedim.

az bilmiş özne dedi ki...

Aşağıdaki linkte Hrant Dink cinayetine adım adım gidilen süreci bulabilirsiniz:

http://www.nefretsoylemi.org/resimler/20100112457269550.pdf