Ferdi Yeni Bir Aşka
Yelken Açıyor
Her
geçen gün artan şöhretim sebebiyle, İstanbul’un ünlü gazinolarından bana
teklifler yağıyordu. Ben de, şimdi burada ismi reklam olur diye veremeyeceğim, İstanbul’un
en ünlü gazinolarından birinde, her Cumartesi konserler vermeye başlamıştım.
Her hafta konserime yığınla insan geliyordu, bütün İstanbul beni dinlemeye
gelmiş gibiydi. Kalabalığın arasında, ön sıralarda her hafta yerini alan bir
kadın vardı. Kadın bende öyle bir alışkanlık yapmıştı ki, sahneye çıkar çıkmaz
gözlerim ilk onu aramaya başlamıştı. Açıkçası Esengül’den sonra bir başkasında
hoşlanacağımdan pek emin değildim. Kalbime kalın kilitler vurmuştum, kimsenin
oraya girmesine izin vermiyordum. Ama her hafta gözleriminin içine bakarak
şarkı söylediğim kadından giderek hoşlanmaya başlamıştım. Bir hafta konser
bitiminde bu isimsiz güzel, kulisime geldi. Olaylar bundan sonra şöyle gelişti:
Derin Bazman: Merhaba,
Ferdi Bey imzanızı alıp sizinle fotoğraf çektirebilir miyiz?
Ferdi: Ne demek!
İsminizi alabilir miyim?
Derin: Derin
Bazman…
İşte
o an kaderin ağlarını ördüğünü hissetim. Baş düşmanım Nuri Bazman’ın kız
kardeşi Derin Bazman benden hoşlanıyordu. İşin kötüsü, ben de ondan hoşlanıyordum.
Ne olacaktı böyle?
Ferdi: Derin Hanım,
sizinle bir gece yemek yemek isterim. Sizin için bir mahsuru yoksa tabi…
Derin: Benim için
hiçbir zaman mahsuru olmaz. Size telefonumu, Twitter adresimi ve Facebook
adresimi vereyim. Oradan iletişime geçelim olur mu?
Ferdi: Tabii ki,
kendinize iyi bakın. En kısa zamanda görüşmek üzere.
Az
önce Derin ile yakınlaşmamızın altında, sakın intikam duygusu aramayın! Galiba
Derin Bazman’dan hoşlanmaya başlıyordum, acaba o ne düşünüyordu? Bizim, Nuri
Bazman ve Esengül ile yaşadığımız olaylardan haberi var mıydı? Konser sonrası,
evime geldiğimde onu hemen aramak istedim ama buna şimdilik gerek olmadığına
karar verdim. Onu önce Twitter’dan takip etmeye başladım. Sonra da, Facebook’tan
ekleme talebi gönderdim. Derin ekleme taleplerime aynı hızla cevap verdi.
Birkaç saat internet üzerinden sohbet ettik ve Pazartesi günü buluşmak üzere
söyleştik. Uzun süreden beri hiç bu kadar mutlu olmamıştım ve hemen Derin’e
beste yapmak üzere sazımı elime aldım. İlhan Perisi ortalarda gözükmüyordu,
görünen o ki, bestemi tek başıma yapmak zorundaydım. Fakat bir türlü besteyi
bitiremiyordum; daha da kötüsü, yapmaya çalıştıklarım da çok kötüydü. Bütün
müzikal yeteneklerim İlhan Perisi’ne mi bağlıydı yoksa? Derken her zamanki gibi en saçma zamanda
İlhan Perisi belirdi:
İlhan: Şunu
unutma, eğer bir sanatçı gerçekten acı çekmiyorsa, ondan güçlü sanatsal ürünler
beklemek hayalcilik olur.
Ferdi: Ya abi,
ne alakası var ya? İnsan mutlu olduğu zamanda iyi parçalar yazabilir.
İlhan: Valla, ben
Mutluluk Perisi değilim, Mutsuzluğun Perisiyim. Şu andan sonra benden yardım
bekleme! Mutsuz olduğun her an yanındayım ama bunu unutma.
Ferdi: Nasıl ya! Haksızlık
ama bu! Ben bundan sonra ne yapacağım peki?
İlhan: Sende o
müzikal cevher var evlat. Vasat şarkılar yaparsın bundan sonra, sorun olmaz.
Şimdilik ben kaçıyorum, şunu tekrar belirteyim, ne zaman yardıma ihtiyacın
olursa yanına geleceğim.
Ferdi: Aslında,
pek mutlu olduğum söylenemez. Neden böyle yaptın ki?
İlhan: Tabi tabi…
Gayet mutlusun işte. Pis mutlu! Ben mutsuzların yanındayım. Ben mutsuz bir
İlhan Perisiyim, tamam mı?
Ferdi: Ana, adam
beni kıskandı iyi mi?
İlhan
Perim’in şok açıklamalarından sonra, ilk başta ne yapacağımı bilemedim. Ama
şunu biliyordum, bende müzikal yetenek var. Onsuz da parçalar yazabilirim ya da
direkt müziği bırakabilirim şu anda. Onu bilemedim işte. Her neyse, asıl şu aşk
meşk meselelerini çözmem lazım, bir de gerçekten mutlu olup olmadığımı…
Pazartesi
gecesi, Derin ile İstanbul’un en gözde lokantalarından birinde yemek yemek için
buluştuk. Derin, bütün şıklığı ve güzelliğiyle karşımdaydı. Bu kadın gerçekten
çok güzel ya! Hiç abisine çekmemiş. Yemek siparişlerimizi verdikten sonra koyu
bir sohbete başladık.
Ferdi: Neler
yapıyorsun? Bana biraz kendinden bahset.
Derin: Şu
sıralar eğitimim ile meşgulum. Londra’da moda üzerine yüksek lisans yapıyorum,
kısa bir süre için buradayım.
Ferdi: Anladım,
kesin dönüş olmayacak galiba.
Derin: Bilmiyorum,
siz neler yapıyorsunuz?
Ferdi: Bende işte
konserdir, dizidir falan öyle takılıyorum.
Derin: Ne güzel
bir hayatınız var.
Ferdi: Uzaktan
güzel gözüküyor, fakat hep yalnızık var sonunda.
Derin: Evet,
sanatçıların trajik durumu. Bu arada, ben arkadaşlarımın arasında açık
sözlülüğüm ile tanınırım ve size direkt “ seni seviyorum Ferdi” diyorum, siz ne
diyorsunuz?
Derin
gerçekten de açıksözlüymüş ama şimdi ne olacak? Acaba abisi ile olan durumumu
biliyor mu? Ne yapayım sevgili okuyucu? Konuyu artık açsam mı?
Derin:
Suskunluğunuzun sebebini biliyorum, Ferdi. Abim ile yaşadığınız durumu gayet
iyi biliyorum. Sizi temin ederim ki, bu olay beni zerre kadar ilgilendirmiyor. Beni
siz ilgilendiriyorsunuz. Sizi ilk gördüğümden beri tutkunum size.
İnanılmaz
değil mi? Gel de şimdi aşık olma.
Ferdi: Evet
Derin zamanında abin ve eşiyle aramızda tatsız durumlar oldu. Ben de önümüze
bakmaktan tarafım, hayat kısa ve böyle şaçma şeylere harcanmayacak kadar
değerli. Ben de seni seviyorum.
Evet
direkt itiraf ettim. Oh be! Şimdi mutluydum ama kalbim yine kırıktı. Kalbimi o
kadar tıka basa Esengül ile doldurmuşum ki, kapasitesi yeni bir aşkı almıyor
artık. Yemeğimizi bitirdikten sonra, Esengül ile bir diskoteğe gitmeye karar
vermiştik. Elbette bu da daha önce bahsettiğim mekânlar gibi İstanbul’un gözde
gece kulüplerinden biriydi.
Esengül ve Ferdi
Orhan Yıllar Sonra Karşılaşıyorlar
Mekândan
içeri girer girmez, hayranlarım tarafından etrafım sarıldı. Hepsine imza
dağıtıp onlar ile fotoğraf çektirdim.
Derin ile çok havalı bir şekilde içeri girdik. Ama o da ne? Nuri Bazman
ve Esengül Bazman da orada. Lanet olsun, keşke bu kadar gözde bir mekâna
gelmeseydik! Muhallebeciye gitseydik keşke! Şimdi buradan dönmek de olmaz.
Esengül’e göz ucuyla baktım gözaltları çökmüştü, duyduklarım doğruydu demek ki.
Esengül kendisini alkole vermişti. Kocası olacak Nuri ise kendini eğlenceye
vermiş ve şirketlerinin de hali hiç de içler açısı değildi. Nuri, kumarda büyük
miktarlarda para kaybediyordu. Fakat mekânda hiç de öyle davranmıyordu. En az
Tony Montana kadar itici ve görgüsüz bir şekilde dans ediyor, etrafa para
saçıyordu. Bizim mekâna girmemiz ile kalabalığın bize olan ilgisiyle bir anda
arkasını dönüp bizi el ele gördü. Esengül sarhoşluğun verdiği tepkisizlikle
bizi farketmedi.
Nuri: Derin, bu
arabeskçi müsvettesinin yanında ne arıyorsun sen?
Derin: Ne var
abi? Sevgilim ile bara geldim, bu seni hiç ilgilendirmez!
Nuri: Herkesle,
her yere gidebilirsin ama bu adamla hiçbir yere gidemezsin. Çabuk bırak şu
adamın elini!
Ferdi: Hop hop!
Orada dur bakalım, önce benimle konuşurken şu, bu diyemezsin. Aklını alırım
senin.
Esengül
ortalığın hararetlenmeye başladığını görünce, kendine gelmeye başladı. Beni
karşısında görünce kısa süreli şok geçirdiyse de, bunu hiç çaktırmamaya
çalıştı. Benimle göz göze gelmeye çalışarak, Nuri’yi sakinleştirmeye çalıştı.
Esengül: Dur Nuri!
Bulaşma onlara.
Nuri: Sen
karışma Esengül! Derin yürü, eve gidiyoruz! Bütün bu olanların hesabını
vereceksin.
Derin: Hayır
abi, seninle gelmiyorum! Ben yetişkin bir kadınım.
Nuri: Bir de
abiye karşı geliyor. Yürü dedim sana, terbiyesiz! Temiz bir dayağı hak ettin.
Nuri’nin
Derin’e el kaldırması, beni çileden çıkarmıştı. Hemen duruma müdahale ettim.
Ferdi: İndir o
kolu birader!
Nuri:
İndirmezsem, ne olur lan?
Ferdi: Aha bu
olur!
Nuri
alçağının kolunu öyle bir büktüm ki, gözlerinden yaş geldi.
Nuri: Acıyor
lan, yapma!
Aslında
o elini kırardım, ama dua etsin, Derin var yanımda. Esengül, bu kavganın daha
da büyümemesi için araya girmeye sonunda karar vermişti.
Esengül: Yeter,
yapmayın artık ayrılın!
Ferdi: Sen
karışma, Esengül.
Nuri: Ne oluyor
lan? Bütün kadınlar senin mi olsun istiyorsun? O, benim kadınım. Ona ancak ben
“sen karışma“ diyebilirim.
Ferdi: Tamam
lan, şov yapma! Bir an öyle şey oldum.
Nuri: Çıkışta bekle
lan! Dağıtıcam senin ağzını yüzünü.
Ferdi: Gel lan
burada dağıt! Gel hadi, ben formdayım, gel hadi, gel gel!
Nuri: Allah
mısın lan?
Ferdi: Doğru
konuş lan benimle! Bak, çok fena olacak.
Nuri: Kız
kardeşimin peşini bırakacaksın. Ne kadar para istiyorsun onu bırakmak için? Söyle!
Ferdi: Lan sen
herkesi yanındaki mi zannediyorsun? Beni, hele kardeşini paranla satın
alamazsın. Ayrıca benim de artık param var.
Esengül: Gidelim
buradan Nuri, ne olur?
Ferdi: Yürü Derin,
biz de gidiyoruz.
Nuri: Hayır,
Derin biz gidiyoruz ve sen de bizle geliyorsun.
Ferdi: Önce ben
söyledim.
Nuri: Öncelik
değil, kan bağı önemli koçum.
Ferdi: Lan bak,
akıllı konuş!
Derin,
olayın daha da büyümemesi için, abisi ile evine döndü. Ben ise hemen zor günler
ve saatlerin dostu Hido’yu aradım. Hido benim meşhur olmamdan sonra, benim
fahri menajerliğimi üstlendi. Bütün ısrarlarıma rağmen benim evime taşınmayı
kabul etmedi. Hido, birkaç saat sonra, her geceyarısı buluşmalarımızda olduğu
gibi, sağ elinde içi bira dolu siyah poşet, sol elinde biranın yanında gidecek
çerez ve çekirdek ile kapımda belirdi. Bu sırada, Bazmanların evinde kazan
kaynamaya başlamıştı.
Nuri
sırayla önce Derin’e, sonra da Esengül’e bağırıyordu.
Nuri: Nasıl
böyle bir şeyi yaparsın Derin? Sen de hiç mi onur yok?
Derin: Abi
seviyorum Ferdi’yi, ne yapayım? Sen kavgalısın diye ben de mi kavgalı olmak
zorundayım onunla?
Nuri: Git Murat
Boz’u sev, ne bileyim Serdar Ortaç’a aşık ol ama arabeskçiye aşık olmak nedir?
Bizim ailenin bir duruşu var. Yarın ayrılık kararını Ferdi’ye bildiriyorsun,
yoksa gebertirim ikinizi de!
Derin: Hayır abi,
böyle bir şey olmayacak ve mutluluğumuza engel olmayacaksın.
Nuri: Derin
doğru odana git, elimden bir kaza çıkacak. Gördün mü ya kızın yaptığını? Ne
Ferdi Orhan’mış arkadaş! Sen bile onu unutana kadar ne ızdıraplar çektik. Gerçi
sen de onu pek unutmuşa benzemiyorsun. Hergün tükettiğin alkol miktarına
bakarsak, bunlar mutluluk alkolü olmasa gerek.
Esengül: Karışma
bana, Nuri.
Nuri: Ne haliniz
varsa görün, ben yatmaya gidiyorum.
Bazmanlar
İmparatorluğu aşk üçgeniyle sarsılmaya başlamıştı. Bizim evde ise Hido ve
ben, Derin Bazman ile ilişkimden
bahsediyorduk.
Hido: Abi
kadere bak ya! Bu nasıl iş anlamadım.
Ferdi: Evet
Hidom, enterasan durum ama galiba ben bu kıza aşığım.
Hido: Hangisine?
Ferdi: Derin’e
tabii ki.
Hido: Abi, sen
Esengül’ü bu kadar kolay unutmazsın.
Ferdi: Unuttum
Hido, ayrıca bir daha onun ismini işitmek istemiyorum. Duyduğuma göre Nuri
Bazmanlar bazı maddi sıkıntılar çekiyorlarmış. Artık onlara son darbeyi vurmak
lazım değil mi?
Hido: Evet abi,
kumara da düşkünmüş bu Nuri.
Ferdi: Tamam o
zaman, onu dayakla değil zekâm ve şansımla yeneceğim. Hemen bana onun kumar
oynadığı yerleri bul Hido. Yarım kalan kavgamız bir şekilde noktalanmalı! Onun
benden aldıklarına karşılık, onun her şeyi…
-Beşinci bölümün sonu-
Can Öktemer
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder