15 Şubat 2012 Çarşamba

Haftanın Çok Bilmişi #6 yerine Bir Saldırı Üzerine


6-12 Şubat 2012- Türkiye’nin her haftasında olduğu gibi bu hafta da “çok bilmiş” adayları ziyadesiyle boldu. Ece Temelkuran’ı korumak adına içinden çıkılmaz çelişkilere düşen Nuray Mert ve Koray Çalışkan, bir yandan sokakta yaşamak zorunda kalan veya bırakılan gençleri, tüm dertlerinden muaf bir şekilde “madde bağımlısı” konuma indirgeyerek dışlayan ve bir yandan Cüneyt Özdemir’e “gazetecilik” öğretmeye çalışan Recep Tayyip Erdoğan bu isimlerden yalnızca birkaçı oldu. Fakat bu hafta “çok bilmiş”likten çok öteye giden ve kendisini “sol” olarak tanımlayan kamuoyu tarafından dahi yeterince ilgi gösterilmeyen vahim bir olay yaşandı: Aralarında Birgün gazetesi çalışanlarının da olduğu bir grup ÖDPli, EDP’yle alakası olmayan Gökhan Kaya’nın 8 Şubat’ta turnusol.biz’de yayınlanan “İki Melih, iki sefil…” yazısını bahane ederek, iki EDPli gence şiddetle saldırıldı. Bu, planlanmış bir şiddet eylemiydi!

Savunulan pozisyonların her ne kadar solun “evrensel” tahayyülünde bir yere oturduğu düşünülse de, esas ve eleştiriye her daim açık olan, yapılanlarla ortaya konulan “tarihsel” pozisyonlardır. Bu bağlamda, kendini “solcu” olarak nitelemek, her zaman olumlu anlamıyla “muhalif” demek ve “doğru” pozisyonu almak değildir. Dolayısıyla, solcu veya devrimci sıfatıyla tanımlanmak, yapılanların sorumluluğunu üstlenmemek hakkını kimseye vermez. Bu yüzden, şiddetin, “sol içi” veya “devrimci” gibi bir sıfatla meşrulaştırılması ve haklı kılınması düşünülemez. Bir de, girişilen eylemin ardından nedamet getirmek bir yana, her şekilde “üste çıkmaya” çalışılıyorsa, bu, kelimenin en hafif anlamıyla aymazlığa delalettir. 

Türkiye “sol”unun birleşmesi umuduyla ortaya çıkmasından, “devlet”le bağı çok açık şekilde ortaya çıkan İP ile dayanışmaya giden uzun bir yol kat etti, ÖDP. Bu yolda kazandığı “milliyetçi ve devletçi” sıfatlarının yanı sıra, kendileri gibi düşünmeyen bir “solcu”ya, Roni Marguiles’e karşı girişilen şiddet eylemlerini “demokrasi”nin içinde sayarak birçok şeyi kaybettiklerini de ortaya koydular. Dahası, son olarak EDPli gençlere karşı yapılan saldırıdan sonra, “AKP, EDP'ye geçmiş olsun ziyaretinde bulunsun!” pişkinliğine başvurulması ve hatta saldırıların görüntüleri yayınlanacak haberinden sonra, “Galasına biz de gelelim” veya “Bu gala, daşlı gala” diyerek dalga geçilmesi ise aslında muhatap dahi alınmayacak bir seviyeye gelindiğini gösteriyor. Elbette ki, bu saldırı, tüm ÖDP ve Birgün kadrolarını bağlamaz, fakat daha önceki saldırılarda yaptıkları gibi sadece üzüntülerini sunmakla yetineceklerse, bu şiddete göz yumduklarını varsaymak hiç de yanlış olmayacaktır.

Bundan sonrası için tek ümidimiz, kamuoyunun büründüğü bu saçma suskunluk halinde sıyrılarak ses çıkarmasıdır.  Saldırıya maruz kalan tüm EDPlilere geçmiş olsun dileklerimizle…    

Hiç yorum yok: