Gabon ve Ekvator Ginesi’nin ev
sahipliklerinde 28.’si düzenlenen Afrika Uluslar Kupası boyunca, tüm
izleyicileri şaşırtarak finale kadar gelen küçük Zambiya’nın yaşadığı en kritik
an belki de final maçının 69. dakikasıydı. Afrika futbolu deyince ilk akla
gelen ülkelerden Kamerun, Nijerya ve Güney Afrika’nın yokluğunda herkesin
işaret ettiği takım olarak gol dahi yemeden finale gelen Fildişi Sahilleri’nin
futbolun beşiği Ada’yı kendisine hayran bırakan dev golcüsü Didier Drogba, Zambiya
kalecisi Kennedy Mweene ile artık baş başaydı. Uzun adımlarla ceza sahasına
girdiğinde Zambiyalı Chansa tarafından düşürülerek, ülkesine penaltıyı
kazandıran Gervinho büyük bir sevinçle kaptan Drogba’ya sarıldığında, Kaptan’ın
yüzündeki soğuk ifade bir şeylerin ters gittiğini hissettiriyordu. Kaptan topun
başına geçti ve 94 Dünya Kupası finalinde Roberto Baggio’nun kaçırdığı
penaltıyı andıran bir vuruşla topu direğin üstünden auta vurdu. Aynı 2006’da
Mısır’la oynadıkları finalde yaptığı gibi…
Normal süresi 0-0 sonuçlanan
maçta, uzatmalardan da gol çıkmayacak ve seri penaltı atışlarında 9.
penaltılarda bu sefer Gervinho penaltıyı kaçırınca, 1974 Mısır ve 1994
Tunus’tan sonra üçüncü kez finale çıkan Zambiya, tarihinde ilk defa Afrika’nın
şampiyonu olacaktı. Hem de Gabon’un başkenti Libreville’de, 27 Nisan 1993’te,
94 Dünya Kupası elemesi maçı için Senegal’e giden takımı taşıyan uçağın düştüğü
yere yalnızca birkaç kilometre mesafedeki Angondje Stadı’nda… Kazadan uçaktaki
25 kişiden hiç kimse kurtulamamıştı. Yeni bir kadroyla elemelerde mücadele
etmeye devam etmek isteyen Zambiya’yı, Gabonlu Jean-Fidel Diramba’nın reddetmesi
üzerine, Gabon artık Zambiyalılar için “güvenilmez, sahtekâr” anlamına gelmeye
başlamıştı. Motor arızası sebebiyle gerçekleştiği ortaya çıkan kaza için
Zambiyalılar, Gabon ordusunu suçluyorlardı. Bu tarihten yaklaşık 19 yıl sonra,
yine Gabon’da bu kez Afrika Kupası’nı, şans eseri o uçakta bulunmayan Afrika
futbolunun en büyük isimlerinden Kalusha Bwalya, Chipolopolo (Bakır
başlı kurşunlar anlamına gelen Zambiya takımının lakabı) adına kaldırıyordu.
Saha içinde elden ele dolaşan kupa, Pazartesi günü Zambiya’nın başkenti
Lusaka’ya turnuva boyunca takımı hiç yalnız bırakmayan ülkenin eski lideri
Kenneth Kaunda’nın elinde indi. Afrika kıtasında siyahların hak mücadelesiyle
özdeşleşen Nelson Mandela’nın Afrika Ulusal Konseyi’ne (ANC), baskı ortamında
hiç çekinmeden kapılarını açan Kaunda, siyah Afrika adına bu kupaya en çok
yakışan isimlerden biriydi hiç kuşkusuz.
Nüfusunun %40’ı yoksulluk
sınırında yaşayan ve yaklaşık 600 bin AIDS yetimine sahip olan bir ülke için,
aynı zamanda “futbolun en büyük filozoflarından biri olan” Liverpool’un
efsanevi teknik direktörü Bill Shankly’nin dediği gibi, “futbol hayat memat
meselesi değil, ondan çok daha önemliydi.” Takımın saha içindeki lideri ve
turnuvanın “en değerli oyuncusu” Christopher Katongo’nun dediği gibi, bu kupayı
kazanarak, Zambiya halkının acılarını biraz olsun dindirmişlerdi. Binlerce
insanın gündelik hayatlarında giderek yeşeren sevinçleri, bu kupayla biraz daha
büyümüştü. 1993’te bir kazayla kaybettikleri umutları, futbol sahasında taçlandırdıkları
başarıyla dirilmişti artık. Kupayı kazandıktan sonra kendisine uzatılan
mikrofonlara, turnuvanın yıldızlarından Emmanuel Mayuka, “Onların (1993
Zambiya’sının) yarım bıraktığı işi, biz tamamladık” diye haykırıyordu.
Sevag Beşiktaşlıyan
* Bu yazı, 16-22 Şubat 2012 tarihli Agos'ta yayınlandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder