Google Search, şu anda dünyanın en çok kullanılan ve muhtemelen en kullanışlı arama motoru. Oldukça karmaşık algoritmalardan faydalanan bu sistem, aradığımız bilgiye en ilgili kaynaktan ve en kolay şekilde ulaşmamızı sağlıyor. Fakat, bu haftadan itibaren arama motoruna pek de hoşumuza gitmeyebilecek otomatik bir özellik ekleniyor: sansür.
Google, arama motorunun resmi blog sitesi olan http://insidesearch.blogspot.com’da, bu haftadan itibaren telif hakları ihlallerinin, arama algoritmalarının değerlendirdiği 200’den fazla kriter arasına konulduğunu açıkladı. Buna göre telif hakları yasalarını sıklıkla ihlal eden internet siteleri, aramalarda otomatik olarak alt sıralarda gösterilecek. Google, böylelikle internet kullanıcılarını müzikler, videolar ve yazılımlara yasal yollarla ulaşabileceği kaynaklara kolayca yönlendirebilmeyi hedefliyor.
Google’ın bu kararı almasının özünde ise şirketin telifle ilgili gelen şikayetlerle başedememeye başlaması yatıyor. Kurumlar veya kişiler telif hakları ihlalleri, pornografik içerik, nefret söylemi, özel hayatın gizliliği ve devlet sırları gibi çeşitli gerekçelerle Google’dan kendi servislerinde saklanan bilgileri kaldırmalarını veya bazı arama sonuçlarını gizlemelerini talep edebiliyorlar. Eğer Google incelenen şikayeti haklı bulursa, isteği genel ya da bölgesel olarak yerine getiriyor. Google geçtiğimiz ay sadece telif hakları ile ilgili 4.3 milyondan fazla şikayet aldı; bu da bir günde aldıkları şikayet sayısının, 2009 yılının tamamında aldıklarından daha fazla olması demek.
Şikayetlerin haricinde, şirket uzun bir süredir kendi servislerine yüklenen ve telif hakkı sorunu oluşturabilecek (Youtube’a yüklenmek istenen ünlü bir film sahnesi gibi) içerikleri “parmak izi” diye adlandırılan teknolojiler sayesinde otomatik olarak tespit etmekte ve telif ile ilgili bir sorunu daha şikayet olmadan kaldırmakta. Yani Google, (her ne kadar bir çok talebi yerine getirmiyor olsa da) haklı veya haksız sansür isteklerini zaten yerine getiriyordu. Google, bundan böyle internette kendi saklamadığı içeriklerin de uygun olup olmadığına karar vererek sansürcülük rolünü başkalarının sırtından kendi üzerine yüklüyor. Üstelik sansürü algoritmik bir biçimde uygulayarak, arama sonuçlarını topluca “uysallaştırarak...”
Buradan karlı çıkanın ise, Google’ın iddia ettiğinin aksine, internet kullanıcısı olacağını söylemek kolay değil. Korsanın “sorun” olmaya başladığı 2000’lerden günümüze her yıl çıkarılan albüm sayısı ve satış rakamlarını incelersek, korsanın satışları da, yaratıcılığı da öldürmediğini görüyoruz. Telif hakları yasalarının ve korsanı önlemeye yönelik çalışmaların asıl amacı, yaratıcı çalışmaları yaratıcıların haklarını gözetecek şekilde korumakla, toplumun bu çalışmalardan yararlanabilmesi ve/veya keyif alabilmesi arasında bir denge kurmaktır. Google’ın bu yeni uygulaması ise yaratıcı zihinlerin haklarını kollamaktan ziyade (özelikle de gelişmekte olan ülkelerde) bilginin özgür paylaşımına bir darbe olacak. SOPA ve PIPA gibi yasaların reddiyle isteklerini elde edememiş “kültür” endüstrisi ve sansürün Wikileaks gibi “sakıncalı” sitelere genişlemesini umabilecek yasal otoritelerin ise bu gelişmeden memnun olacağını tahmin etmemek mümkün değil.
Sertan Şentürk
Bu yazı, 16 Ağustos 2012 tarihli Agos gazetesinde yayınlanmıştır.