Robinson
Crusoe Kitabevi'nin gelen talep üzerine açtığı, sadece çizgi roman satan
Galatasaray'daki şubesi Gon Kitabevi'ndeydik. Yıllardır çizgi romanla iç içe
olan Cenk Könül ile Gon Kitabevi'ni, çizgi romancılığın durumunu ve zorlukları
üzerine bir sohbet ettik.
- Gon
Kitabevi nasıl açıldı ve sadece çizgi roman satan bir kitabevi kurma fikri
nereden çıktı?
Bundan 5 sene önce açıldı Gon Kitabevi. Robinson Crusoe
Kitabevi'nde aslında sadece iki raf çizgi roman vardı. Oradaki çizgi romanlara gelen
talebi gördüler, insanlar daha fazla çizgi roman istiyordu, hem de burada yeni
açılan bir deposu oldu Robinson Crusoe'nun. Ön tarafı başka bir mağaza olarak
değerlendirebilmek için çok müsaitti. O yüzden "çizgi romanları taşıyalım,
bir çizgi roman mağazamız olsun" dediler. Gon'un açılışı böyle oldu.
- Çizgi
romanlara ilgi hâlâ eskisi gibi devam ediyor mu peki?
Aslında senin sunman gerekiyor ki, talep olsun.
Türkiye'de bundan önce, bu işi yapan tek bir yer vardı. Nişantaşı'ndaki Gerekli
Şeyler... Ama Gerekli Şeyler de sürekli taşınıp duran, nedense müşterisini veya
kitlesini oradan oraya savurmak durumunda kalan bir şirket oldu. Tabii bir de
Gerekli Şeyler'de sadece Amerikan çizgi romanı vardı. Bağımsızlar yoktu. Burada
yapmaya çalıştığımız şey, biraz daha farklı. Amerikan çizgi romanı olsun ama
Avrupa da olsun, bağımsızlar da olsun, çünkü çizgi roman ve graphic novel denilen türlerin kesiştiği
noktalar var ama kitle olarak çok farklı kitleler okuyor. Amerikan çizgi
romanını okuyan farklı bir kitle var, mangayı okuyan farklı bir kitle. Ya da
sadece bağımsızları okuyup seriyi takip etmek isteyenler de var.
Son üç dört senedir, orta okul ve lise çağındaki
gençler mangalara çok ilgi gösteriyorlar. İnternetten indirebilmelerine ve
animelerini seyretmelerine rağmen hangisi çıkmış, gelip bakıp İngilizcelerini
mutlaka alıyorlar. Bazen kitap almaya değil de, arkadaşlarını toplayıp müze
gibi gezmek için de geliyorlar. Biz de çok şey öğreniyoruz onlardan aslında.
Yeni nesil daha çok nelere ilgi duyuyor, hangileri hoşlarına gidiyor, bunları
görüyoruz. Kitle de geniş, sürekli gelen 6 yaşında çocuk da var, 70 yaşında
amca da var. Bu çok güzel...
- Türkiye'de
çizgi romancılık nasıl sizce?
Türkiye'de çizgi romancılık kötü... Şirketlerin dağıtımla
ilgili ciddi sorunları var. D&R gibi bir kitabevi zinciri var ve sen
kitabını oraya sokamadığın sürece aslında piyasada yoksun demek oluyor bu. Yerli çizerlerde ise çizgi roman sadece Uykusuz'u
yayınlayanı Mürekkep Yayınları üzerinden yürüyor. Mürekkep Yayınları, sadece
kendi çizerlerinin ya da daha önce bizim okuduğumuz, 80'lerin yerli çizerlerinin
kitaplarını basıyor. Yeni yeni, üç dört sene içerisinde olmuş bir şey bu da. Onların
dışında çizerlerden cesaret eden yok. Ama çevirileri basan bir sürü şirket var,
onların da sorunu dağıtım.
- Mutlaka
çevrilmesi gerekir dediğiniz çizgi romanlar neler?
Türkiye'de çok uzun süredir Batman basılmıyor.
Aslında tonlarca şey var çevrilmesi gereken. Romandan çok da ayıramazsınız bunu,
bunun da türleri var, çizere göre değişiklik gösteren birçok yönü var. Birini
diğerinden ayırmam zor şimdi ama şöyle bir sorun var. Batman'i, Superman'i yayınlayan
yayınevi DC Comics'in hiçbir yayını,
Türkiye'de basılamıyor çünkü telifleri çok yüksek. Kimse cesaret edemiyor
almaya. Bildiğim kadarıyla, Frankfurt Kitap Fuarı'nda Türkiye'den birçok
yayınevi DC Comics'le görüşmeye
gidiyor. Hem de bir çok... Birbirilerini yiyecekler orada. Bu durumda umarım
daha fazla fiyat yükseltmezler. Superman'in,
Batman'in benim gibi basılmasını isteyen
bir sürü insan vardır eminim.
Tamar Nalcı
* Bu söyleşi Agos Kirk Eylül sayısında yayınlandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder